İlk olarak yapay zekayı, zihinlerimizde tanımladığımız şekle bakacak olursak insan benzeri bilişsel yetilere sahip ve bu yetileri ile hayatımızı kolaylaştıran bilgisayarlar olarak genel bir kanıya varmaktayız ki işin içerisine sanat kavramını kattığımızda kafamızdaki bu tanım bir miktar yetersiz kalmaktadır. Günümüzde sanat dünyası ve ana akımdaki belli başlı taraflarca yapay zekâ üretimi sanata, çağdaş sanatın geldiği son nokta şeklinde yaklaşılsa da bu özerk eserleri veya deneyimleri tanımlamak için biraz daha ortalığı alt üst etmek gerekecektir. Kavramların ve tanımların iç içe girdiği bu süreçte AI (Artificial Intelligence) generated art yani yapay zekâ tarafından oluşturulan sanat ile karşı karşıya geldiyseniz, Avignonlu Kızlar’dan Théâtre D’opéra Spatial’a nasıl varıldığı konusunda belki fikir sahibi olmak isteyebilirsiniz. Sanata ve sanat tarihine baktığımızda belli sınırlar içerisinde kalıplaşmış tanımların süregeldiği bir alan olmadığını görmek çok kolaydır. Daha yakından dikkatli bir şekilde baktığımızda ise varsaydığımız netlik tamamen kaybolur. Modern sanatın gelişimi ile sanat olarak varsayılan, sınırların ve alışılmışın dışına çıkmayı materyali ve edindiği problem haline getirmiştir. Sanat olarak sayılanın sınırlarının sürekli olarak genişlediği günümüzde, bilgisayarı sınırlarını sanatçının kendisinin bile belli edemediği, tanımlayamadığı bu bağımsız değişken olguyu yaratması için nasıl programlamamız gerekmektedir? Yaygın olarak kabul edilmiş bir sanat tanımı olmadığı takdirde peki, neyi sanat olarak öğretmeliyiz ki sanat sayılanın sözde sınırları çerçevesinde anlamlı bir şekilde performasyon gerçekleşsin?
Pablo Picasso, Les Demoiselles d'Avignon, Paris, June-July 1907
AI Art, en basit ve temel tanımı ile yapay zekâ yardımı ile üretilen sanatı ifade etmektedir. AI, girilen komutları yerine getirmek için insan zekasını taklit eden veya başka bir deyiş ile algoritma aracılığıyla insan beynini simüle eden makineler şeklinde tanımlanabilmektedir. Edindikleri her yeni bilgi ile örüntüyü kaybetmeden kendilerini yineleyip iyileştirebilen sistemler/makinelerdir. Yapay zekâ günümüzde pek çok biçim ile karşımıza çıkar ve birçok alanda da yer almaktadır. İnsan zekasına mahsus olan kavrama, algılama, öğrenme, biriktirme, birbirinden ayrıt ideaları birbirleri ile ilişkilendirebilme, çıkarım yapma, düşünce akışı oluşturma, problem çözümleme, iletişim kurma gibi kognitif fonksiyonları ve bireye özgü olduğu varsayılan davranışları gösterebilmesi beklenen sistemlerdir. Nazilerin Enigma makinesinin şifre algoritmasını çözmeye çalışan matematikçilerden olan ve makinelerin düşünme yetisine sahip olup olamayacaklarını -bilgisayarın insandan ayırt edilemeyecek akıllı davranışlar sergileme yeteneğini- araştıran İngiliz matematikçi, bilgisayar bilimcisi ve kriptolog Alan Turing, makine zekâsı ve yapay zeka kavramlarının gelişiminde etkili olmuştur.
Alan Turing
AI, filozofları ve felsefeyi içine katarak etik, bilinç, özgür irade gibi birçok kavramı kendi içerisinde uzun sürelerdir sorgulatmış, sorgulatıyordur. AI generated art ile ise öze ait, ferdi bir dışavurum yönteminin bilgisayar ve cebirsel formülle tanımlanan bir algoritma eşliğinde nasıl duyu ve duygulara hitap edebileceği konusunda -mevcutta sürekli olarak büyüyen- felsefi sorularının daha da derinleşmesine yol açmıştır. Yapay zekâ sanatı kesinlikle görülmemiş, bilinmeyen, bakir, ilginç ve pitoresk eserler üretebiliyor olsa da sanat tarihi açısından bir insan aklı tarafından üretilmiş, yaratılmış olmaması ile tahminlerdeki şekli ile bir devrim niteliğinde görebilmek tartışmalıdır. Endüstrileşen ve sınırların flulaştığı dünyamızda giderek yaygınlaşması ve hayatımızın en kişiye özgü yapılarına bile dahil olacak potansiyele sahip olabildiğini görebilmemizi sağlayacak kadar ise önemli bir dönemeçtir.
Bu devirde yaşayan bir sanatçı, insanlık ve sanat tarihi için sanat, daha önce bu kadar hızlı biçim değiştirmemiş ve teknoloji ile sanatçı birbirine bu denli sıkı örülü olduğu hiçbir dönem yaşamamıştı. Dijital sanatçılar, bağlı ve bağımlı bir şekilde program tasarlayıcıları ile hareket etmektedirler. Geliştirilen her yeni program ve yapay zekâ üretimi sanat ile yaratıcılığın ne olup olmadığı ve sanatın nasıl yapıldığı konusundaki geleneksel yöntemler sınırların dışında kalmaya başlamıştır. Midjourney, Night Cafe ve DALL – E 2 gibi programlar ile istemlere göre sanat yaratılmaktadır. Sadece belki bir sene öncesine kadar AI generated art ile üretilen portreler donuk gözlü, boş bakışlı, grotesk tavırlarda iken şu an hiper fotogerçekçi portreler yaratmak mümkündür. Sanatçılar, otonom robotlar ile iş birliği içerisinde algoritmalarını verilerle besliyor ve eğitiyorlardır. AI generated art, sınırsız bir eser akışı isteğinde ve sanatsal yaratım arzusunda kısır kalmanızı önleyecek işbirlikçi sanat üretecidir.
Prompt-based ile işleyen bu üreteç sistemlerin yönlendirmeleri, kullanıcıların isteklerine göre önceden eğitildikleri dil modelini yorumlama ve tamamlanması istenen görevi gerçekleştirme şeklindedir. Üreteçler, benzersiz eserler yaratmak için farklı sanatçılara ait binlerce sanat eserini analiz eden algoritmalardır. Bu sonuçlar ise teknik herhangi bir uzmanlık gerektirmeden sadece saniyeler içerisinde betimlediğiniz tanımlar ile üretilmiştir. AI ile oluşturulan sanatın yaygınlaşmasında önemli rol alan bir diğer durum ise sistemin kullandığınız dile çok iyi bir şekilde hâkim olmasıdır. Paragraflar halinde tanım oluşturmanıza gerek yoktur, aklınızdan geçtiği şekilde yazdığınız cümleyi veya kavramları kolayca ilişkilendirebilmektedir. AI tarafından üretilen sanatın tarihi, bilgisayarın icadına hatta düşünme sürecini sembolik bir sistem olarak tanımlayan klasik filozoflara kadar dayandırılabilir. Bilgisayar grafiklerinin basit renkler, şekiller ve desenler yaratması için kullanılmasında ise 1950’lere inmemizi gerekecektir. Bu ilksel örnekler, bilgisayar ekranında estetik perspektifi keşfetmeye çalışan görsel sanatçılar için oldukça deneysel süreçlerdir. Bilgisayar ve algoritma ile oluşturulan bu sanatın Frieder Nake, Georg Nees, Manfred Mohr, Vera Molnár gibi sanatçılar tarafından icra edildiğini ve birçok eser ile katkıda bulunduklarını görebiliriz.
George Ness, Schotter, Print, 1968-1970
Frieder Nake, no title, 1967
Information aesthetics, göstergebilimi ve iletişim teorisine dayanmaktadır. Tasarımcılar ve sanatçılar arasında kısa ömürlü de olsa etkin bir rol almıştır. “Sübjektif unsurlar olmadan matematiksel titizliğin estetik teorisi” şeklinde tanımlanmaktadır. Bu teori ile hedeflenen nokta, bir sanat eserinin estetik değerlerini algoritmik olarak değerlendirmeyi sağlamaktır. Information aesthetics figürlerine baktığımızda Max Bense ve Abraham A. Moles ile karşılaşırız. Max Bense, savaş sonrası Almanya'sının düşünürlerinden ve yazarlarından biridir. Geliştirdikleri teori ile estetiğe nesnellik getirecek bilimsel önermeler geliştirmeye merkezlenmiştirler. Felsefe ile fizik ve matematiği uygulayarak sanat ve rasyonalizm arasında bağlantı oluşturmaya çalışmışlardır. Bu da dijital sanat konusunda yeni bakış açıları edinimini sağlamıştır. Sanatçıların, teori ile ilgili Max Bense'nin laboratuvarında bilgisayar grafikleriyle deneyler yapmaya başladığı 1950'lerin sonundan beri, bilgisayarları eser yaratmak için kullandıklarını çok rahatlıkla dile getirebiliriz. Bense'nin laboratuvarında alıştırmalarla başlayan süreç, kısa zamanda sanatçılar tarafından özümsenmiştir.
Manfred Mohr, P-300_B, kâğıt çizim üzerine bilgisayar tarafından üretilen mürekkep
1968’de ulusal ve uluslararası basınının ilgisini çeken Cybernetic Serendipity, İngiltere'de sanat ve yeni teknoloji arasındaki ilişkiye adanmış ilk uluslararası sergi unvanını kazanmıştır. Sergi bestecileri, mühendisleri, sanatçıları, matematikçileri ve şairleri içerisinde barındırarak yaklaşık 130'dan fazla katılımcının çalışmalarını sergilemelerine imkân vermiştir. Cybernetic Serendipity, bilgisayarlarla olan ilişkimizin görsel kültürün her alanına nüfuz ettiği bir zaman dilimi olmayan 1968 gerçekleşmesi ile sanat ve teknoloji arasındaki ilişkiyi keşfetme adına önemli bir basamaktır.
Cybernetic Serendipity Exhibition poster, Institute of Contemporary Art, 2 August – 20 October, 1968
1973 yılında İngiliz sanatçı, Harold Cohen, başta belirli nesneleri boyamak için olan bir bilgisayar programı geliştirmiştir. AARON olarak adlandırılan bu algoritma sistemi otonom bir resim yaratıcısının en eski örneklerinden biridir. Cohen tek bir stille yaratmak üzerine kodlasa da bu stil ile sonsuz sayıda görüntü üretmesi için engel değildir. Uzun yıllar, AARON üzerinde renk veya kompozisyon açısından daha iyi sonuçlar elde edebilmek için çalışmaya devam etmiştir.
AARON görüntüsü, Computer Museum, Boston, MA, 1995
Yirminci yüzyılın sonlarına gelindiğinde, kişisel bilgisayarın yaygınlaşması ile dijital ortamlarda üretilen sanatın eriştiği noktalar tahminlerin ötesinde olmuştur. 2000'li yıllara gelindiğinde Github, ImageNet, Google DeepDream gibi programlar, açık erişimleri sayesinde başta tüm kullanıcılar olmak üzere sanatçıların dijital ortamlarda daha aktif olmalarına olanak sağlamıştır.
Yapay zekâ sanatının evrimindeki bir sonraki dönüm noktası, GAN (Generative Adversarial Networks)'ların gelişimi ile olmuştur. Araştırmacı Ian Goodfellow ve arkadaşları, Google DeepDream gibi önceden var olan görüntüler üzerinde çalışan bir sistem yerine yeni görüntüler üretmek için kullanılabilecek bir makine öğrenimi olan GAN’ı geliştirmişlerdir. GAN'ların ilk sanatsal uygulamalarından biri, Alexander Mordvintsev'in DeepDream algoritması ile yaratımları olmuştur.
Mordvintsev, Custard Apple, 2015
Nasıl çalıştığı hakkında çok da tekniğe girmeden anlaşılması gereken programın, x objesini güvenilir bir şekilde tanıyacak kadar büyük ölçüde x objesi resimleri ile eğitildiğidir. Algoritmanın bu veri kümesi ile beslenmesi üzerine, x objesi hakkında edindiklerine dayanarak tamamen yeni bir x görüntüsü oluşturma talimatı verilir. Ardından ise algoritma tarafından üretilen görüntüler, insanlar tarafından üretilen görüntüler ile ayrım yapabilmesi için eğitilmiş başka bir algoritmaya sunulur ta ki onu bu konuda kandırabilinceye kadar. Erken uyum sağlayan sayılı kişi olsa da sanatçıların GAN teknolojisini gerçekten üretim amacı ile kullanmaları birkaç seneyi bulmuştur. AI sanatının ilk önemli noktalarından biri ise 2016 yılında San Francisco'daki müzayededir. Burada Memo Akten ve Mike Tyka gibi AI sanatçıları, görüntülerini sergilemişlerdir. Bazı sanatçılar, üretken algoritmaları belirli görsel stillerinde eğitmişlerdir ki kendi istedikleri şekilde sonuç alabilsinler. Kendi çalışmaları ile veri kümelerini eğiten bu sanatçılardan, Helena Sarin kendi çizimleri ile algoritmayı beslerken Anna Ridler kendi fotoğraflarını kullanmıştır.
Refik Anadol, Quantum Memories, Exhibition, Installation, Public Art, Melbourne, AU, 19 Dec 20
Helena Sarin, Latent Doodles
Memo Akten, Distributed Consciousness, 2021
2018’de muhtemelen çağdaş sanat dünyasındaki GAN yapımı en ünlü sanat eseri örneği olan ve Christie's'de istenilen fiyatın kırk katına, 432,500 dolara, satılan Edmond de Belamy'nin Portresi, Fransız kolektifi Obvious tarafından oluşturulmuş bir portredir. Edmond Belamy'nin Portresi’nın satılmasındaki bir diğer önem arz eden durum geniş kapsamlı, büyük bir müzayede evinde satılan ilk yapay zekâ sanatı eseri olmasıdır. Ancak bu demek değildir ki daha önce hiç yapay zekâ sanatı satılmamıştır. Sanatçı kolektifi Obvious tarafından gerçekleştirilen Edmond de Belamy'nin Portresi sanat dünyasına girişi ile sektörde yapay zekâ tarafından yaratılan çalışmanın hangi bağlamda kavramsallaştırılacağı, yapay zekanın bu yaratıcı süreçteki rolü ve sanatçı kimliğine ne olacağı üzerine tartışmalara yol açmıştır. İnsan yaratıcılığının gitmekte olduğu nokta sorgulandığı kadar, intihal ve etik kaygılarda belirmiştir. Eser, kavramsal önemi ve üst fiyatı ile tarih açısından önemli bir kilometre taşıdır.
Edmond de Belamy'nin Portresi
Christie's'te gerçekleşen müzayede diğer yapay zekâ sanatçılarının dikkatleri üzerlerine çekmelerini sağlamıştır. Obvious'un başarısının hemen ardından Mario Klingemann'ın Memories of Passersby I eseri ile kendinden söz ettirmiştir. Faceless Portraits Transcending Time ise AICAN adlı bir yapay zekâ ile yaratıcısı Dr. Ahmed Elgammal arasındaki bir iş birliği ile üretilmiştir. Yapay zekanın yaratıcı süreçteki rolünü tartışmak anlamında önemli bir yerde duran bir sergidir. AICAN, fanilik ve insan figürünün temsili temalarını efsunkâr, rüya içerisinde olma hissiyatında betimlediği iki çalışma serisi ile karşımıza çıkar.
Mario Klingemann, Memories of Passersby I
AICAN + Ahmed Elgammal, Faceless Portrait of a Queen, 2019
Bu yıl, Colorado Eyalet Fuarı'nın sanat yarışması katılan Jason M. Allen, hiper-gerçekçi grafiklere dönüştüren bir yapay zekâ programı olan Midjourney ile eserini yaratmıştır. Allen'ın çalışması, “Théâtre D'opéra Spatial”, kazandığı birincilik ödülü ile böyle bir fuarda ödül kazanan ilk yapay zekâ ürünü eserlerden biri olmuştur. Bu durum ise şiddetli tepkilere yol açar. Yaptığının sanat olmadığı ve bu şekilde bir takdir görmesinin onaylanmadığı dile getiren sert söylemler ile karşılaşmıştır.
Yapay zekanın, sanatçıların kullanabileceği basit bir araç olması dışında yaratıcı bir rol oynayabileceğine şahit olduğumuz günümüzde bu durumun gelişmesinde insanoğlunun eşsiz olana ve hiç yapılmamış olana hayranlığı sebeplerden biridir diyebiliriz. Peki bir bilgisayarın yaratıcı olmasındaki mümkünlük ne denli insan ile çakışacak seviyededir? Yapay zekâ sanatına yaklaşımların çoğu bu soruya gelen teknofobik argümanlardan oluşurken yapay zekanın teknik ve kültürel olanakları iyileştirmede yapabilecekleri ve iddiaları da oldukça ilgi çekici boyuttadır. Bu noktada yeni olan ve bu denli bireysel bir süreçten beşerin çıkartılıyor olma korkusunu salınmak süreçte gelebileceğimiz verimli noktalara karşı bizi köreltebilir. Süreci izlemek ve gelişeceği evreye yönlendirmesinde insanın etkili olduğunu unutmamalıyız. İnsan ile sistemi karşı karşıya getirmek yerine insanlık ile ilerleyen bir süreç ve yapay zekâ ile üretimi sanatta belirleyici rolün sanatçılar olduğunu, bakılacak bakış açısı doğrultusu yönünde görebilmek önemlidir. Sanatı nasıl beslediğine ve yükselttiğine odaklanmak, yapay zekanın potansiyel faydalarından daha iyi koşullarda istifade etmede etkili olacaktır. İnsanlık, tüm estetik olasılıklar evreni içerisinde yapay zekâ üretimi sanat ile de kim olduğumuzun sınırlarını arttıran bir deneyimi daha keşfetmektedir.
Jason Allen, Théâtre D'opéra Spatial, 2022
Görsel Kaynaklar:
https://www.moma.org/collection/works/79766
https://www.the-sun.com/lifestyle/tech-old/3160532/alan-turing-inventions-first-computer/
https://collections.vam.ac.uk/item/O221321/schotter-print-nees-georg/
https://www.tate.org.uk/art/artworks/nake-no-title-p80807
https://www.burg-halle.de/design/grundlagen/grundlagen/lehrangebote/l/4d-creative-coding-variation-undinteraktion-6-sw-wintersemester-2223
https://archive.ica.art/whats-on/cybernetic-serendipity-documentation/
https://computerhistory.org/blog/harold-cohen-and-aaron-a-40-year-collaboration/
https://aiartists.org/alexander-mordvintsev
https://refikanadol.com/works/quantummemories/
https://aiartists.org/helena-sarin
https://www.memo.tv/works/distributed-consciousness/
https://www.christies.com/lot/lot-edmond-de-belamy-from-la-famille-de-6166184
https://www.sothebys.com/en/auctions/ecatalogue/2019/contemporary-art-day-auction-l19021/lot.109.html
http://www.hgcontemporary.com/exhibitions/faceless-portraits-transcending-time
https://www.nytimes.com/2022/09/02/technology/ai-artificial-intelligence-artists.html
İçerik Kaynakları:
1. https://robotart.org/archives/2017/artwork/2780/
2. https://tr.wikipedia.org/wiki/Yapay_zeka_felsefesi
3. Adam Hencz, “Agents Of Change: Artificial Intelligence – AI Art and How Machines Have Expanded Human Creativity” Artland Magazine. Erişim Adresi: https://magazine.artland.com/ai-art/
4. Naomi Rea, Artnet News, 16 Aralık 2021. Erişim Adresi: https://news.artnet.com/art-world/artificial-intelligence-art-history-2045520
5. Fabian Offert, "The Past, Present, and Future of AI Art", The Gradient, 2019. Erişim Adresi: https://thegradient.pub/the-past-present-and-future-of-ai-art/
6. “The golden age of AI-generated art is here. It’s going to get weird”, Financial Times. Erişim Adresi: https://www.ft.com/content/073ea888-20d7-437c-8226-a2dd9f276de4
7. Rohit Kundu, “AI-Generated Art: From Text to Images & Beyond [Examples]”, V7, 25 Ekim 2022,
8. Erişim Adresi: https://www.v7labs.com/blog/ai-generated-art
9. Kieran Browne, “Who (or what) is an AI artist?”, 2020. Erişim Adresi: https://kieranbrowne.com/publications/who_or_what_is_an_ai_artist.pdf
10. Lev Manovich, “Defining AI Arts: Three Proposals” Haziran,2019. Erişim Adresi: http://manovich.net/content/04-projects/107-defining-ai-arts-three-proposals/manovich.defining-ai-arts.2019.pdf
11. Mary McCulla, “Creativity is in the (A)I of the Beholder: Artificial Intelligence and the Visual Arts”, Erişim Adresi: https://ad-hoc-museum-collective.github.io/GWU-museum-digital-practice-2019/essays/essay-7/
12. AI Art, Machine Visions and Warped Dreams, Joanna Zylinska, 2020
13. Frieder Nake, Information aesthetics: an heroic experiment, Erişim Adresi: https://www.researchgate.net/publication/241715762_Information_Aesthetics_An_heroic_experiment
14. https://archive.ica.art/whats-on/cybernetic-serendipity-documentation/
15. https://aiartshop.com/blogs/ai-art-blog/the-origins-of-ai-art
16. https://uploads.strikinglycdn.com/files/3e2cdfa0-8b8f-44ea-a6ca-d12f123e3b0c/AICAN-HG-Catalogue-web.pdf
17. https://www.nytimes.com/2022/09/02/technology/ai-artificial-intelligence-artists.html