Sanatçı Kavramı

Sanat veya sanatçı kavramları genel bir tanım ile ifade edilemez oluşumlardır. Çünkü sanat başlı başına göreceli bir kavramdır. Bırakalım kişiden kişiye göre değişmesini, bir kişinin içinde bile binlerce kez değişebilir sanat duygusu. Evet sanat kavramı bu kadar özelken biz günümüzde sanatçı kelimesini kimler için kullanıyoruz veya nelere “Evet, sanat bu!” diyebiliyoruz?

Karalama Sanatı

Bir ürünün sanat olabilmesi veya kişinin sanatçı olarak adlandırılabilmesi için ortaya çıkan şeyin YARATILMASI gerekir. Nedir bu bir şeyi yaratmak peki? Önceden var olmamış, sadece kişiye ait olan, taklitten, yorumdan uzak herhangi bir şeye sahipseniz kendinize sanatçı, çıkardığınız işe de sanat diyebilirsiniz.

Bir mimarsanız, çizdiğiniz proje üzerindeki tasarımlarınız bir sanat örneğidir. Ama revize ettiğiniz başkasının işi ise veya tasarlayıp ortaya koyduğunuz bir şey yoksa siz sadece mimarsınızdır.

Bir ressamsanız, kalemlerden, fırçalardan dökülenler sizin içinizdekilerin yansıması ise resminiz bir sanat örneğidir. Ama bir resmin üzerinden geçtiyseniz, birebir aynısını çizdiyseniz siz iyi bir ressamsınızdır.

Bir şarkıcıysanız, şarkıyı besteleyip hayata geçirdiyseniz, şarkının sözlerini siz yazdıysanız o şarkı bir sanat örneğidir. Ama var olan besteleri söylerseniz siz sadece bir şarkıcısınızdır.

Konuya sadece sanat dallarından bakmayalım. Bir doktor, bir mobilyacı, bir kasap, bir aşçı da sanatçı olabilir. İşin özü özgünü yaratmak olduğu sürece sanatçı kavramı ait olduğu yeri bulacaktır.



Sanatçı Kavramını Doğru Kullanmak Neden Önemlidir?

Üzerinde düşünülmeden, felsefesi oluşturulmadan, sınırları belirlenmeden sadece kavramı yaygın biçimde kutsayarak kullandığınızda sanatçı kavramı bir puta dönüşür. Zaten toplumda sanat kavramı tanrısallaştırılmıştır.

Picasso Sanatçı Kişilik

Bir kültür göstergesi haline gelen bu kelime; ilerlemenin, aydınlanmanın, medeniyetin en önemli unsuru haline gelmiştir. Nitekim öyledir fakat geri kalmış toplumlarda bu düşünce yapısı çok başka yerlere gidebiliyor. Bu kavramı doğru kullanmanın en büyük önemi ise bugüne kadar dünya mirasını oluşturan aklınıza gelebilecek her alandan var olan sanatçılarımıza haksızlık etmemektir. Bahsettiğimiz şey bir haksızlık olarak görülmeyebilir. Bir de şu açıdan bakalım: Picasso’nun yaptığı esere sanat denmesi öte yandan bizim belki de kendimizden hiçbir şey katmadığımız bir şeye de sanat denmesi aslında günümüzde bu kavramın ne kadar değersizleştiğinin en büyük kanıtıdır. Peki biz niye sanatçı kavramı üzerine bu kadar konuşuyoruz? Çünkü sanat ve sanatçı doğru yerde olduğu sürece gerçekten de birçok yolun ışığıdır ve çok değerlidir.



Sanatçı Nasıl Yaratır? / Sanat Mimesis Midir?

Sanatçı nasıl bir yaratma gücüne sahiptir? Sanatçı yaratıcıyı taklit eden midir?

Örneğin; yaptığı Musa heykelinin karşısına geçip “konuş benimle”, “ayağa kalk ve yürü ey Musa” dediği rivayet edilen Michelangelo nasıl bir duygu karmaşası, nasıl bir psikoloji yaşamaktadır?” Sanatçı olmak, bu yaratıcılığın ve hayal gücünün sınırlarını zorlamak, bununla baş etmek bizim ‘biz sanatçıyız’ demeyi düşünmemiz için bile çok büyük bir sebeptir. Sanatçı da bir yerde yaratıcıya, doğaya, kendi inancına göre var olan bir olguya yönelir ve onu taklide gidebilir. Ama bu bir noktada kopya, revize, yorumlamak gibi alt kavramları içeren taklitten tamamen ayrılan bir taklit biçimidir.

Mesela Mimesis’in kelime anlamı da taklit demektir. Sanatçı taklit etmemeli, yaratmalı diye savunmuştuk. Peki aslında ne taklidinden bahsediyoruz? ‘Mimesis’ Aristoteles tarafından sanatın rolünün “doğanın taklidi” olduğunu ileri sürerken kullanılmıştır. Ama sanatçı doğayı da taklit etmeli midir? Yoksa tamamen hayal gücü mü devreye girmelidir?

Belki bazı sanat dallarında, mesela resimde, heykelde, tiyatroda taklidin daha fazla yer aldığını, ama mimari, edebi sanatlar gibi alanlarda hayal gücünün taklidi aştığını söylememiz daha gerçekçi olur. Zaten eski Yunan düşünürlerinden Philostratus taklidi ikinci plana atarak hayal gücü ve yaratma ilkesini savunmuştur. Hayal gücü taklitten daha kuvvetlidir, eski Yunan Tanrılarının heykellerini yapanlar onları görerek yapmamışlardır diyor. Fr.W.-J. Shelling de sanatı tabiatın taklidi sayanlara karşıdır. Sanatçı, yaratıcı tanrının ruhunu bilinçsizce izler; onun yaptıklarını taklit etmez, tabiatı canlandıran tanrısal ruh gibi o da yeniden, orijinal olarak yaratır, kullandığı eşyaya can verir. Taklit; resim, heykel gibi bazı sanatların vasıtası olabilir ama birçok sanatlarda vasıta bile olamaz.

Michelangelo David - Davut Heykeli

Bu konu üzerine hala netleşmemiş bir sürü fikir olsa bile hepsi tanrısal bir taklidin veya doğayı taklidin yine bir sanatçıyı var edebileceği fakat bahsettiğimiz gibi elimize yeni bir oluşum vermeyen tamamen ‘taklitten’ oluşan kişilerin ve üretimlerin söz konusu bile olamayacağı yönünde birleşiyor.

Kaynak

https://fikircografyasi.com/makale/aracsallasan-sanat-ve-sanatci-kavramina-dair

Sponsorlarımız

👑 Vezir Sponsorları:
♟ Piyon Sponsorları:
Sponsorumuz Olun ↗

Bu makale tarihinde Piyon Dergi Sayı: 02 altında Hazal Koçyiğit tarafından yazılmıştır. Sayının devamını aşağı kaydırararak okuyabilirsiniz. Üst menüden diğer sayılarımızı okuyabilir, buraya tıklayarak anasayfaya dönebilir veya alt bölümdeki formu doldurarak dergimize abone olabilirsiniz.

Paylaş:

Piyon Mailde İllustrasyon
Dergimize Abone Olun
Yeni Sayıları Mailinize Gönderelim

Ücretsizdir.