Sürdürülebilirlik, ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlarıyla insanların ihtiyaçlarını karşılarken gelecek nesillerin ihtiyaçlarını da gözeten bir kavramdır. Sürdürülebilirlik, doğal kaynakların korunması, atık ve kirliliğin azaltılması, enerji verimliliği, iklim değişikliğiyle mücadele, biyolojik çeşitliliğin korunması gibi konuları içerir.
Biyomimikri, sürdürülebilir tasarım ve teknolojiler üzerindeki etkisini doğal ekosistemlerin sürdürülebilirliği ve verimliliği ile gösterir. Doğal ekosistemler, kendini düzenleyen, döngüsel, yenilenebilir, uyumlu ve dayanıklı sistemlerdir. Biyomimikri, bu sistemlerden ilham alarak insan yapımı sistemleri de daha sürdürülebilir hale getirmeyi amaçlar.
Biyomimikri ve sürdürülebilirlik arasındaki ilişkiyi gösteren bazı örnekler şunlardır:
Çok yıllık bir tahıl adayı olan ara buğdaygillerin kökleri ile tek yıllık buğdaygillerin kökleri karşılaştırılmıştır (her panelde solda)
Sürdürülebilir tarım için çayır ekosistemlerinden ilham almak:
Çayır ekosistemleri, çok çeşitli bitki türlerinin bir arada yaşadığı ve toprağı besleyen verimli sistemlerdir. Bu sistemler, suyu tutar, erozyonu önler, zararlıları kontrol eder ve iklim değişikliğine uyum sağlar. Biyomimikri yaklaşımıyla geliştirilen perennial grain cropping (çok yıllık tahıl) veya permaculture yöntemi, bu sistemleri taklit ederek sürdürülebilir tarım uygulamaları sunar. Bu yöntemlerde çok yıllık bitkiler kullanılır, polikültür yapılır ve işbirlikçi bitkiler ekilir. Böylece tarımsal sistemler daha az su kullanır, toprağı korur, zararlılara karşı dirençli olur ve bitkilerin sağlığını arttırır. [1]
Sürdürülebilir enerji için fotosentezden ilham almak:
Fotosentez, bitkilerin güneş ışığından yararlanarak suyu ve karbondioksiti oksijene ve organik maddeye dönüştürdüğü bir süreçtir. Bu süreç sayesinde bitkiler enerji üretirken aynı zamanda atmosferi temizler. Biyomimikri yaklaşımıyla geliştirilen artificial photosynthesis (Yapay Fotosentez) veya biophotovoltaics yöntemi, bu süreci taklit ederek sürdürülebilir enerji üretimi sunar. Bu yöntemlerde güneş ışığından yararlanarak suyu hidrojen ve oksijene veya karbondioksiti metanola dönüştüren katalizörler veya mikroorganizmalar kullanılır. Böylece enerji üretimi yapılırken aynı zamanda sera gazları azaltılır. [2]
Sürdürülebilir mimari için termit yuvalarından ilham almak:
Termit yuvaları, termitlerin yaşam alanlarını ve besin kaynaklarını korumak için inşa ettikleri karmaşık yapılarlardır. Bu yapılar, sıcaklık, nem ve havalandırma gibi faktörleri kontrol ederek termitlerin konforunu sağlar. Biyomimikri yaklaşımıyla geliştirilen Eastgate Centre adlı bina, bu yapıları taklit ederek sürdürülebilir mimari sunar. Bu bina, havalandırma için doğal hava akışını kullanır, ısıyı depolayarak enerji tasarrufu sağlar ve yerel malzemelerden inşa edilir. Böylece bina, konvansiyonel binalara göre daha az enerji kullanır ve daha az çevresel etki yaratır. [3]
[1]: http://article.sapub.org/10.5923.j.arch.20180801.01.html
[2]: https://www.re-thinkingthefuture.com/sustainable-architecture/a4447-is-sustainability-through-biomimicry-possible/
[3]: https://link.springer.com/chapter/10.1007/978-3-031-08292-4_4